2 Nisan 2010

İnternet Bağımlılığı ile İlgili Bir Link

http://www.youtube.com/watch?v=weeSOUmIPiU&feature=related

İnternet, Çocuk ve Psikoloji

Sürekli bilgisayar bağımlılığı ile ilgili olumsuz haberler duyuyoruz. İnternette her geçen gün daha fazla bağlanıyoruz. Peki internet ve bilgisayar bağımlılığı konusunda ne yapmalı? Psikolog Tolga Erdoğan konuyu Dijital Age için değerlendirdi.

14 yaşında bir çocuk annesiyle beraber geliyor. Çocuk umursamaz bir tavır içinde. Anne ise oldukça gergin. Sorunun ne olduğunu ve nasıl yardımcı olabileceğimi soruyorum. Anne, oğlunun bilgisayarın başından kalkmadığını söylüyor. Okuldan eve gelen çocuk bilgisayarının başına oturuyor ve neredeyse tüm zamanını orada geçiriyor. Bu sorunun başlangıç noktasını sorduğumda ilginç bir durumla karşılaşıyorum. Her şey ailenin, çocuğuna sene sonunda takdir ya da teşekkür belgesi getirmesi karşılığında bilgisayar sözü vermesiyle başlıyor. Çocuk üzerine düşeni yapıyor ve 7. sınıfın sonunda takdir belgesiyle geliyor. Aile de bunun üzerine verdiği sözü tutuyor ve kısa bir süre içinde bilgisayar alıyor. çağa ayak uydurmanın önkoşullarından biri olan internet bağlantısını da ihmal etmiyor. Çocuk 8. sınıfa başlıyor ve ilk dönem sonu karnesinde iki zayıf getiriyor. Bunun üzerine anne-baba öfkeleniyor ve derslerin kötüye gitmesinden sorumlu tuttukları bilgisayarı kolisine koyup kaldırıyor.
Çocuk, yıl sonu karnesinde altı zayıf getiriyor. Ayrıca okula devamsızlığı da oldukça fazla. Kısa bir konuşmanın ardından çocuklarının vaktinin büyük bir kısmını internet kafede geçirdiğini ve okuldan kaçma davranışının da çok arttığını öğreniyorlar. Bu noktada aile çaresizliğini fark ediyor ve profesyonel bir yardım almaya karar veriyor.

Okul başarısını ödüllendirmek amacıyla ailenin çocuğuna bilgisayar almasının bu şekilde sonlanması gerçekten üzücü. Ancak buna çok benzeyen en az on farklı çocuğun hikayesini dinlediğinizde sorun üzücü olmaktan çıkıyor. Üzüntü yerini endişeye ve korkuya bırakıyor.

Bütün teknolojik gelişmeler gibi bilgisayar ve internet de kendilerine has bazı sorunları beraberinde getirdi. Geçmişi oldukça kısa olduğu için insanlar üzerindeki uzun süreli etkileri fazla bilinmiyor. Ayrıca bu konuda yapılan çalışmaların sayısı da çok az. Ancak ruh sağlığı uzmanları “internet ve bilgisayar bağımlılığı”nı oldukça önemsiyor. Daha şimdiden ABD’de bu konuda çalışan klinikler açılmış durumda. Bilgisayar bağımlılığının ruh sağlığı alanında çalışan kişilerin temel kitaplarından biri olan DSM tanı kriterleri kitabının yeni sürümüne eklenmesi için çalışmalar devam ediyor. Yani yakın bir gelecekte “internet ve bilgisayar bağımlılığı” resmen bir hastalık olarak kabul edilecek.

İnternet ve bilgisayar teknolojisinin hayatımıza pek çok olumlu şey kattığı bir gerçek. Ayrıca pek çok işlemin internet üzerinden yapılır hale gelmesi bilgisayarı neredeyse bir zorunluluk haline getirdi. İlköğretime giden çocuklar ev ödevlerini internet üzerinden alıyor. Okul ve ders kayıtları internet üzerinden yapılıyor. Hastanelerin birçoğu randevularını internet üzerinden veriyor. Devlet neredeyse her tür işlemin internet üzerinden yapılabilmesi için yoğun bir çalışma içinde. Oyunlar, alışveriş, eğlence, sosyalleşme ve daha pek çok şey bilgisayarlarımızın içinde bize sunuluyor. Kendimizi bu dünyadan tümüyle soyutlamak ya da korumak amacıyla çocuklarımızı bilgisayarlardan uzak tutmaya çalışmak neredeyse imkansız. Bu durumda ne yapmak gerekiyor? Yani çocuklarımızın bilgisayarla sağlıklı bir ilişki kurabilmesi için nelere dikkat etmek gerekiyor?

Çocukların kaç yaşından itibaren bilgisayarla tanışmalarının uygun olacağıyla ilgili net bir bilgiye sahip değiliz. Ancak bir çocuğun televizyonu kullanmaya başladığı yaşlarda bilgisayarla da tanışması mümkün. Uzmanlar özellikle 2 yaşına kadar çocukların televizyondan uzak durmaları gerektiğini düşünüyor. Hatta Fransız Hükümeti çocukların 2 yaşına kadar televizyon izlemesini yasaklayan bir yasa bile çıkardı. 2 yaşından itibaren çocuklar ebeveyn eşliğinde bilgisayarla tanışabilir. Ancak bilgisayar başında geçirilen süre çok kısa tutulmalıdır. Çocuğun yaşı ilerledikçe süre de uzatılabilir. Çocuğun yaşına uygun ve gelişimini destekleyen oyunlarla oynamasına da izin verilmelidir. Ancak asla unutulmaması gereken şey zaman sınırının her zaman belli olması gerektiğidir. Bilgisayar ekranındaki görüntülerin çok hızlı değişmesi, sürekli dikkat çekici renklerin ve seslerin kullanılması çocuk üzerinde hipnotik bir etki yaratabilir. Bu da tümüyle serbest bırakılan bir çocuğun bilgisayarla saatlerce ilgilenmesine neden olacaktır. Bilgisayar başında uzun zaman geçiren çocuklar bir süre sonra akranlarıyla ilişki kurma güçlüğü çekmektedir. Ayrıca diğer her tür oyuncağı sıkıcı bulmaya başlamakta ve sürekli bilgisayarla oynamayı istemektedir. Birkaç dakika yerinde duramayan hiperaktif çocuklar bile bilgisayar ekranındaki görüntüleri izleyerek uzun süre oturabilmektedir.

Çocukların internette vakit geçirirken ailelerin dikkat etmesi gereken diğer konu güvenliktir. Çocuğun kullandığı bilgisayarda mutlaka güvenlik filtreleri kullanılmalıdır. Ayrıca sosyal paylaşım sitelerini kullanırken de kimlerle iletişim kurduğu mutlaka takip edilmelidir. Bilgisayar çocuğun odası yerine salon ya da oturma odası gibi ortak kullanım alanlarında bulundurulmalıdır. 12 yaşından büyük çocukların kullandığı internet kafeler aileler tarafından mutlaka bilinmeli ve kontrol edilmelidir.

Eğer çocuk sürekli oyunlardan bahsediyorsa, bilgisayarda çok fazla vakit geçiriyorsa, bilgisayarı kullanabilmek için ailesine yalan söylemeye başladıysa, internet kafeleri kullanabilmek için okuldan kaçma davranışı gösteriyorsa aile mutlaka önlem almalıdır. Bilgisayarı tamamen yasaklamak ya da tamamen serbest bırakmak kesinlikle uzak durulması gereken bir tutumdur. Çocukla iletişim kaybedilmemeli ve sorunun çözülebileceğine olan inanç anne-baba tarafından vurgulanmalıdır. Ancak sorun ileri boyuttaysa ve çocukla anne-baba arasında büyük bir çatışma varsa mutlaka bir uzmandan yardım alınmalıdır.

Bilgisayar ve internet bağımlılığı, önümüzdeki yıllarda en çok duyacağımız şeylerden biri olacak. Bilgisayarın bize sunduğu imkanlardan faydalanırken, zarar verici yönlerinden uzak durmak oldukça zor. Çocuklarımızı bilgisayarlardan uzak tutmaya çalışmak günümüz koşullarında hiç gerçekçi değil. Ancak tümüyle serbest bırakmak da bağımlılığa davetiye çıkarmaktan başka bir anlam taşımıyor. Çocuğa bu konuda çizilecek sınır ihtiyaçlarını karşılayabilecek ölçüde geniş olmalı. Ancak bir bağımlı olmasını engelleyecek ölçüde daraltılmalı. Farklı alanlardaki beceri ve yeteneklerini geliştirmek tehlikeden uzak tutmanın en sağlıklı yollarından biri. Aksi taktirde çocuğunuz muhtemelen bilgisayarı bırakıp televizyonun başına geçecektir ki belki bu da başka bir bağımlılık.

Bu yazı Ocak 2010 tarihli Digital Age dergisinde yayınlanmıştır.

Psk. Tolga Erdoğan

31 Mart 2010

Kumar Bağımlılığı

Gün içinde aklınıza sık sık kumar oynama ile ilgili düşünceler, hayaller anılar geliyor mu?
Aynı doyumu alabilmek için oynadığınız süre ya da harcadığınız miktar arttı mı?
Kumar oynamayı sonlandırmanız ya da azaltmanız gerektiğinde huzursuzluk, gerginlik, sıkıntı gibi rahatsızlıklar yaşıyor musunuz?
Kendinizi kötü hissettiğinizde ya da sorunlarınız olduğunda bunlardan kurtulmak için kumar oynadığınız oluyor mu?
Kaybettiklerinizi geri kazanmak için oynamaya devam ediyor musunuz?
Kumar oynadığınızı ya da oynadığınız miktarı gizlemek için ailenize, arkadaşlarınıza ya da terapistinize yalan söyler misiniz?
Kumarı azaltmak ya da bırakmak için başarısız girişimleriniz oldu mu?
Kumar oynayabilmek için gerekli parayı sağlamak amacı ile yasa dışı eylemlerde bulunduğunuz oldun mu (hırsızlık, sahtecilik, soygun..vs)?
Kumar nedeniyle önemli ilişkilerinizde ciddi sorunlarla karşılaştınız mı?
Kumar sonucunda ortaya çıkan ekonomik durumunuzu düzeltmek için aile, arkadaş ya da yakın çevrenizden size finansal olarak destek olmalarını istediniz mi?

Bu belirtilerden 3 veya daha fazlasına sahipseniz kumar ile ilgili bir sorununuz olabilir bu nedenle bu durumunuzu değerlendirmek için bir uzman ile görüşebilirsiniz.

Paylaş

Alışveriş Bağımlılığı

Yaptığınız alışverişlerde çoğunlukla bütçenizin üstüne çıkıyor musunuz?
Almayı planlamadığınız eşyalarla eve döndüğünüz oluyor mu?
Almayı planladığınızın çok üstünde miktarlarda alışveriş yapıyor musunuz?
Ortaya çıkardığı olumsuz sonuçlara rağmen alışveriş yapmayı engelleyemiyor musunuz?
Yaptığınız alışverişi ya da harcama miktarını gizlemek için eşinize, ailenize ya da diğer yakınlarınıza yalan söylüyor musunuz?
Alışveriş yaptıktan sonra suçluluk hissediyor musunuz?
Alışveriş yapmayı sorunlarınızla başa çıkma ya da olumsuz duygularınızla başa çıkmak için kullanır mısınız?
Alışverişleriniz nedeniyle eşiniz ya da ailenizle ciddi sorunlar yaşıyor musunuz?
Alışveriş yapmadığınızda kendinizi huzursuz, gergin, sinirli hisseder misiniz?

Bu kriterlere baktığınızda 4 ya da daha fazlasına evet diyorsanız alışveriş alışkanlığınız riskli bir hale gelmiş olabilir, konu ile ilgili olarak bir uzmanla görüşüp ayrıntılı bir değerlendirme yapabilirsiniz.

29 Mart 2010

Kendinizi Değerlendirin- Alkol Kullanımı

• Kullandığınız miktar ilk başladığınızdan bu yana artış gösterdi mi?
• Alkolün ilk verdiği etkiyi alabilmek için daha yüksek miktarlarda kullandığınız oldu mu?
• Alkol içmediğinizde fiziksel rahatsızlıklar yaşıyor musunuz?
• Günün büyük bir bölümünü alkolü düşünmek, almak, kullanmak ve sonrasında bunu diğer insanlardan gizlemeye çalışmakla geçiyor mu?
• Daha önce başarısız bırakma girişimleriniz oldu mu?
• Kullanmayı planladığınızdan daha uzun süre ve çok miktarlarda alkol aldığınız oldu mu?
• Alkol kullanımınız nedeniyle iş ile ilgili problemler yaşıyor musunuz?
• Alkol kullanımız nedeniyle ailenizle olan ilişkileriniz bozuldu mu?
• Kullandığınız madde nedeniyle eskiden yaptığınız sosyal etkinliklere katılamadığınız oldu mu?

Yukarıdaki sorulardan iki ya da daha fazlasına evet cevabı verdiyseniz, alkol kullanımız tehlikeli bir düzeye gelmiş olabilir. Konu ile ilgili bir uzmanla (doktor, psikiyatrist, psikolog, psikolojik danışman vb...)görüşerek mevcut durumunuzu detaylı olarak değerlendirebilirsiniz.

Koruyucu Faktörler

Araştırmalar bazı durumların kişinin bağımlılık geliştirecek davranışlar göstermesini engelleyerek onu bağımlılıktan koruyabilecek bir kalkan görevi gördüklerini gösteriyor.

Düzenli bir aile yaşantısı ve sevgi ve anlayışa dayalı güçlü aile bağları hem bağımlılığa karşı koruyucu olurken bir yandan da bağımlılık geliştiğinde kişinin tedavisinde çok iyileştirici bir rol oynamaktadır. Düzenli bir aile yaşantısı ailedeki kural ve sınırların belli olmasını, aile içinde iş bölümü olmasını ve aile üyelerinin birbirleri ile açık iletişimini kapsamaktadır.

Evlilikte yaşanan tatminin, eşlerin birbirleri ile kurduğu kaliteli iletişimin hem ruhsal sorunlar için hem de bağımlık için koruyucu etkisi olduğu görülmektedir.

Sosyal alanda kişinin ilgi alanlarının, hobilerinin olması, kendini ifade edebileceği ve destek alabileceği kişilerden oluşan bir sosyal ağ oluşturması ve bunlara düzenli olarak zaman ayırması da önemlidir.

Özellikle gençler söz konusu olduğunda bir diğer koruyucu faktörün doğru bilgilendirme olduğu da görülmektedir. Alkol ve madde ile ilgili olarak yaşına uygun olarak yapılan bilgilendirme hem alkol ve/veya madde kullanımının erken yaşta başlamasını engellemekte hem de aile ile iletişim yollarının açık tutulmasını sağlamaktadır. Doğru ve net bilgilerin genci korkutmaya çalışmadan objektif biçimde verilmesinin, bu konuda gencin sorduğu soruları engellemeden onunla iletişim kurulmasının gencin madde kullanım riskini azalttığı bilinmektedir. Bu bilgilere ek olarak aile konu hakkında kendi değerlerini de gence anlatmalıdır. İletişim kanallarının açık olması gençlerin sorun yaşadıklarında destek almak için ailelerine başvurmalarını sağlamakta ve soruna çok geç olmadan müdahale edilebilmesini sağlamaktadır.

Paylaş

Kimler Risk Altında?

Kişiden kişiye bağımlılığın gelişme zamanı değişmekle birlikte herkesin bağımlı olma riski vardır. Ancak bazı koşulların varlığı bu riski daha da arttırmaktadır. Bu risk faktörlerini ailevi, sosyal ve bireysel faktörler olarak inceleyebiliriz.
Ailevi faktörler; ailesinde bağımlılık ve ruhsal sorun geçmişi olan, aşırı korumacı ya da ilgisiz ebeveynlik tutumları ile yetişen, aile içi yoğun çatışmalar yaşayan, aile içi şiddete maruz kalan ve/veya şahit olan kişilerin bağımlılık geliştirmeye daha yatkın oldukları görülmektedir.
Sosyal faktörler; kişinin çevresinde bağımlılık yapıcı maddelerin yaygın şekilde kullanılıyor olması, madde kullanımını destekleyici ve teşvik edici tutumların sergileniyor oluşu, kişinin arkadaş çevresinde madde kullanımı olan kişilerin olması bağımlılık riskini arttırmaktadır. Ayrıca sosyal çevre edinmede güçlük, kişiler arası ilişki kurmakta yaşanan zorluklar da bağımlılık
Bireysel faktörler; sosyal becerilerin zayıf olması, ruhsal sorunların olması, hayır diyememe, kişinin stres tolerans eşiğinin düşük olması bağımlılık geliştime riskini arttırma . Son olarak madde ya da alkol kullanımına başlama yaşı düştükçe bağımlılık geliştirme riskinin de arttığını belirtmek gerekir.

Paylaş

Bağımlılık Nedir?

Bağımlılık, kişinin zarar verici sonuçlar doğurmasına rağmen bir maddeyi kullanması ya da bir davranışını devam ettirmesi, bunları kontrol edememesi olarak tanımlanabilir. Yaygın inanışın aksine bağımlılık sadece dışarıdan alınan bir maddeye ya da alkole özgü değildir. Son yıllarda bağımlılık kavramı alışveriş, televizyon seyretme, kumar, internet ve seks gibi davranışsal durumları da içerecek biçimde genişlemiştir.
Bağımlılık ilerleyen bir süreçtir. Kişi bağımlı olmadan önce bazı evrelerden geçer. İlk zamanlarda kişi sadece merak ya da deneme amacındadır, bu süre zarfında kullanılan maddenin ya da ortaya konulan davranışların olumsuz sonuçları çok belirgin olarak görülmez ve kişi mevcut alışkanlığını değiştirme ihtiyacı hissetmez. Bunu sosyal kullanım ya da düzenli kullanım denilen aşama gelir. Artık kişi bağımlılık yapıcı maddeyi ya da davranışı belli bir düzen içinde (haftada 1, ayda 2, işten çıkınca…vs) gerçekleştiriyordur. Bu aşamada kişi ortak noktası madde ya da bağımlılık yapıcı davranışlar olan bir sosyal ağ oluşturmaya ve bu ağ içinde hareket etmeye başlar. Bu yeni sosyal ağ beraberinde yeni kurallar, normlar ve davranış kalıpları da getirir ve kişi uzunluğu değişen biz zaman dilimi içinde bu yeni topluluğa uyum sağlar, onlarla geçirdiği zaman artar. Artık kişi için mevcut davranışları ciddi olumsuz sonuçlar doğurmaktadır ancak bu dönemde bunlar göz ardı edilir. Bağımlık yapıcı madde ya da davranışlar devam ettirildiğinde zamanla bağımlılık gelişebilir. Bağımlılık gelişirken, kişi artık zamanının büyük bir bölümünü madde/alkol ya da bağımlısı olduğu davranışı yapmayı planlayarak, yaparak ya da bunların sonuçlarını gizlemeye çalışarak geçirmeye başlar ve buna bağlı olarak yaşam kalitesi de azalır. Bütün bu süreç içinde başta fiziksel sağlık olmak üzere, ruhsal sağlık, aile ilişkileri, arkadaş ilişkileri, iş ilişkileri ve verimlilik ciddi zarar görür.
Paylaş