1 Aralık 2013

Etkili Madde Bağımlılığı Tedavisinin Prensipleri


  
1)      Bağımlılık, beyin fonksiyonlarını ve davranışları etkileyen karmaşık  ancak tedavi edilebilir bir hastalıktır
Madde kullanımı beynin yapısını ve işleyişini etkiler ve kişi madde kullanımını bıraktıktan sonra bile uzun bir süre devam eden değişimlere neden olur. Bu da kişilerin uzun süre bıraktıktan sonra bile tekrar maddeye başlamalarını açıklamaktadır.
2)      Herkes için uygun tek bir tedavi yoktur.
Tedavi kişinin kullandığı maddeye, kişinin özelliklerine göre değişmektedir. Tedavi düzenlemesi ve müdahaleler, kişinin aile, iş ve sosyal hayatındaki kendine özgü ihtiyaçlarını karşılayacak nitelikte olmalıdır.
3)      Tedaviler ulaşılabilir olmalıdır
Madde kullanan kişiler tedaviye başlama konusunda tereddütlü olabilirler, bu nedenle madde kullanan kişi tedaviyi kabul ettiğinde başvuru yapabileceği yerlere onu yönlendirmek önemlidir.
4)      Etkili tedavi kişinin madde kullanımı dışındaki diğer ihtiyaçlarını da dikkate almalıdır.
Etkin olabilmesi için tedavi, kişinin madde kullanımının yanısıra onunla ilişkili olan diğer tıbbi, sosyal, mesleki ve yasal problemlerine de odaklanmalıdır. Ayrıca tedavinin kişinin yaşına, cinsiyetine ve kültürüne de uygun olması önemlidir.
5)      Tedaviye yeterince uzun süre devam etmek önemlidir.
Tedavi için uygun süre kişinin sorunlarına ve ihtiyaçlarına göre değişir. Araştırmalar bağımlı kişilerin madde kullanımını durdurabilmeleri ya da azaltabilmeleri için en az üç ay boyunca tedaviye devam etmeleri gerektiğini göstermetedir. Madde kullanımını bırakmak uzun vadeli bir süreçtir ve en iyi sonuç uzun süreli tedavilerde alınmaktadır. Diğer kronik hastalıklarda olduğu gibi madde bağımlılığında nüksler görülmektedir. Genelde kişiler tedaviyi erkenden bıraktıklarından, kişilerin tedaviye devam etmeleri için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.
6)      Bireysel, grup ya da aile danışmanlığı gibi davranışsal tedaviler bağımlılıkta en yaygın kullanılan tedavi yöntemleridir
Davranışsal terapiler ayıklığı ödüllendirme, madde kullanma isteği ile başa çıkma becerilerini güçlendirme, madde kullanımı davranışını daha üretken daranışlar ile değiştirme, sorun çözme becerilerini geliştirme ya da kişiler arası ilişki kurma becerileri geliştirmeye yardımcı olme gibi farklı ihtiyaçlara odaklanabilir. Ayrıca grup terapileri ya da diğer destek grupları ayıklığı devam ettirmeye yardımcı olabilir.
7)      Birçok hasta için ilaç kullanımı tedavinin çok önemli bir parçasıdır, ilaçlar özellikle danışmanlık ve davranışsal tedaviler ile birlikte kullanıldığında çok etkilidir
Örneğin suboxane gibi ilaçlar özelikle eroin ve diğer afyon türevleri kullanan kişilerin durumlarını kontrol altında tutabilme ve madde kullanmalarını engelleme için kullanılabilir.
8)      Kişinin tedavisinin sürekli izlenmesi ve gerektiğinde onun ihtiyaçları uyarınca yeniden düzenlenmesi gerekir
Tedavinin ve iyileşmenin farklı dönemlerinde hastaların farklı ihtiyaçları olabilir. Psikoterapi ve danışmanlığa ek olarak hastanın ilaca, aile terapisne, ebeveynlik eğitimine, mesleki rehabilitasyona ve sosyal ya da yasal hizmetlere ihtiyacı olabilir.
9)      Madde bağımlılığı olan birçok insanın başka psikiyatrik hastalıkları da vardır.
Sıklıkla madde bağımlılığı diğer psikiyatrik hastalıklar ile birlikte görülmektedir bu nedenle tedavi bu durumlara yönelik olarak da düzenlenmelidir.
10)  Tıbbi detoks, tedavinin sadece ilk aşamasıdır ve tek başına uzun vadede tedavi için yeterli değildir.
Tıbbi detoks programları yoksunluğa bağlı fiziksel sıkıntıları azaltmayı sağlaması ve kişinin uzun vadeli tedaviye başlayabilmesini sağlaması açısından faydalı olsa da tek başına yeterli değildir. Bu nedenle hastalar detoks programlarından sonra tedaviye devam etmesi konusunda desteklenmelidir.
11)  Tedavinin etkili olması için kişinin gönüllü olması zorunlu değildir.
Aileler, işverenler ya da adli kurumlar tarafından uygulanan yaptırımlar tedaviye başlama, tedavide kalma ve ayık kalma konusundaki başarıyı arttırmaktadır.
12)  Tedavi sırasında kayma (kişinin tekrar madde kullanmaya başlaması) yaşandığı için tedavi süresince kişinin madde kullanıp kullanmadığı sürekli kontrol edilmelidir.
Madde kullanımlarının takip edildiğini bilmek birçok hastaya madde kullanım isteklerini durdurma konusunda yardımcı olmaktadır. Bu takip ayrıca madde kullanımına tekrardan başlamayı erkenden fark etme ve kişinin bireysel tedavisini yeniden yapılandırma gereğini işaret eder.
13)  Tedavi programları kişide Aids, Hepatit A, B, C, tüberküloz ve diğer bulaşıcı hastalıkların olup olmadığını kontrol etmeli ve kişiyi bu konularda bilgilendirilmelidir.
Bulaşıcı hastalıklar herkese bulaşabilir ancak madde kullanımı sırasında ortaya konulan davranışlar hastalıkların bulaşma riskini arttırmaktadır. Tedavi sırasında kişilerin söz konusu hastalıklarının olup olmadığı, gerekirse tedavisinin yapılması, bulaşıcı hastalık yok ise kişinin kendini koruması için bilgilendirilmesi gerekmektedir.

Kaynak: NIDA (National Instıtute of Drug Abuse) resmi internet sitesi
                        Principles of Effective Treatment

4 Ağustos 2013

Uyuşturucu Madde Nedir?

Uyuşturucu ya da uyarıcı maddeler doğal ya da kimyasal yollardan elde edilebilir. Bu maddelerin özelliği sinir sistemini etkileyerek kullanan kişiye gevşetici ya da hareketlendirici etkiler hissettirmesidir. Bu maddelerin etkisi kullanılan maddenin türüne, miktarına, kullanılan süreye ve hatta kullanan kişinin psikolojik durumununa göre değişkenlik gösterebilir.

7 Ekim 2012

31 Mayıs Dünya Sigara Bırakma gününde İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi öğrencileri beni konuk ettiler. Sigara Bırakma Yolları ve Bağımlılık hakkında çok güzel bir söyleşi yaptık. Oldukça güzel ve bana göre hızlı geçen iki saatin ardından aklımda kalanları yazmak için oldukça geç kaldığımın farkındayım. Öncelikle bu kadar kalabalık bir katılımcı grubu ile karşılaşmak beni çok memnun etti. Söyleşi akşam saatlerinde idi ve birçok kişinin ders çıkışında geldiği belliydi ancak buna rağmen ilgili ve katılımcı bir grup ile birlikteydim. İtiraf etmeliyim soruları karşısında zaman zaman zorlandim:)) Bağımlılığın nasıl geliştiği, hangi evrelerden geçtiği ve sonuçların nereye vardığı ve tedavi yöntemleri hakkında genel bir konuşma oldu. Konuşulanların hepsini yazmak elbette ki mümkün değil sigara bağımlılığı ile ilgili yazıları ilerleyen günlerde eklemeyi planlıyorum. Tekrar görüşmek üzere .....

15 Mart 2012

Sigarayı Bırakma Yöntemleri Semineri

18 Nisan günü saat 13:00 ile 16:00 arasında Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesi'nin programında düzenlenen Sigarayı Bırakma Yöntemleri Seminerinde olacağım.

Başlıklar;
Sigara Kullanımını Önleme
Çocuklarınızı sigara ve diğer bağımlılık yapıcı maddelere yönelik olarak nasıl bilgilendirebilirsiniz?
Çocuğunuzun sigara kullanmasını önlemek için neler yapabilirsiniz?
Bir yakınınız/çocuğunuz sigara kullanmaya başladığında neler yapabilirsiniz?

Sigarayı Bırakma
Bağımlılık nedir?
Sigara bırakma yöntemleri nelerdir? Herkes sigarayı bırakabilir mi?
Bu yöntemlerle sigarayı bırakabilir miyim?
Önceden de denedim olmadı, ben sigarayı bırakamaz mıyım?

Yukarıdaki başlıklar ve katılımcıların soruları ile etkileşimli olarak daha fazlasını içereceğini umduğum seminer Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesi'nde gerçekleşecek.

İletişim için:
Telefon: 0212 6644155
0533 2062338 ·
Adres: Merkezefendi Yeniçiftlik yolu 1 ·
Zeytinburnu İstanbul 34015
Web http://ztbb.org/

2 Nisan 2010

İnternet Bağımlılığı ile İlgili Bir Link

http://www.youtube.com/watch?v=weeSOUmIPiU&feature=related

İnternet, Çocuk ve Psikoloji

Sürekli bilgisayar bağımlılığı ile ilgili olumsuz haberler duyuyoruz. İnternette her geçen gün daha fazla bağlanıyoruz. Peki internet ve bilgisayar bağımlılığı konusunda ne yapmalı? Psikolog Tolga Erdoğan konuyu Dijital Age için değerlendirdi.

14 yaşında bir çocuk annesiyle beraber geliyor. Çocuk umursamaz bir tavır içinde. Anne ise oldukça gergin. Sorunun ne olduğunu ve nasıl yardımcı olabileceğimi soruyorum. Anne, oğlunun bilgisayarın başından kalkmadığını söylüyor. Okuldan eve gelen çocuk bilgisayarının başına oturuyor ve neredeyse tüm zamanını orada geçiriyor. Bu sorunun başlangıç noktasını sorduğumda ilginç bir durumla karşılaşıyorum. Her şey ailenin, çocuğuna sene sonunda takdir ya da teşekkür belgesi getirmesi karşılığında bilgisayar sözü vermesiyle başlıyor. Çocuk üzerine düşeni yapıyor ve 7. sınıfın sonunda takdir belgesiyle geliyor. Aile de bunun üzerine verdiği sözü tutuyor ve kısa bir süre içinde bilgisayar alıyor. çağa ayak uydurmanın önkoşullarından biri olan internet bağlantısını da ihmal etmiyor. Çocuk 8. sınıfa başlıyor ve ilk dönem sonu karnesinde iki zayıf getiriyor. Bunun üzerine anne-baba öfkeleniyor ve derslerin kötüye gitmesinden sorumlu tuttukları bilgisayarı kolisine koyup kaldırıyor.
Çocuk, yıl sonu karnesinde altı zayıf getiriyor. Ayrıca okula devamsızlığı da oldukça fazla. Kısa bir konuşmanın ardından çocuklarının vaktinin büyük bir kısmını internet kafede geçirdiğini ve okuldan kaçma davranışının da çok arttığını öğreniyorlar. Bu noktada aile çaresizliğini fark ediyor ve profesyonel bir yardım almaya karar veriyor.

Okul başarısını ödüllendirmek amacıyla ailenin çocuğuna bilgisayar almasının bu şekilde sonlanması gerçekten üzücü. Ancak buna çok benzeyen en az on farklı çocuğun hikayesini dinlediğinizde sorun üzücü olmaktan çıkıyor. Üzüntü yerini endişeye ve korkuya bırakıyor.

Bütün teknolojik gelişmeler gibi bilgisayar ve internet de kendilerine has bazı sorunları beraberinde getirdi. Geçmişi oldukça kısa olduğu için insanlar üzerindeki uzun süreli etkileri fazla bilinmiyor. Ayrıca bu konuda yapılan çalışmaların sayısı da çok az. Ancak ruh sağlığı uzmanları “internet ve bilgisayar bağımlılığı”nı oldukça önemsiyor. Daha şimdiden ABD’de bu konuda çalışan klinikler açılmış durumda. Bilgisayar bağımlılığının ruh sağlığı alanında çalışan kişilerin temel kitaplarından biri olan DSM tanı kriterleri kitabının yeni sürümüne eklenmesi için çalışmalar devam ediyor. Yani yakın bir gelecekte “internet ve bilgisayar bağımlılığı” resmen bir hastalık olarak kabul edilecek.

İnternet ve bilgisayar teknolojisinin hayatımıza pek çok olumlu şey kattığı bir gerçek. Ayrıca pek çok işlemin internet üzerinden yapılır hale gelmesi bilgisayarı neredeyse bir zorunluluk haline getirdi. İlköğretime giden çocuklar ev ödevlerini internet üzerinden alıyor. Okul ve ders kayıtları internet üzerinden yapılıyor. Hastanelerin birçoğu randevularını internet üzerinden veriyor. Devlet neredeyse her tür işlemin internet üzerinden yapılabilmesi için yoğun bir çalışma içinde. Oyunlar, alışveriş, eğlence, sosyalleşme ve daha pek çok şey bilgisayarlarımızın içinde bize sunuluyor. Kendimizi bu dünyadan tümüyle soyutlamak ya da korumak amacıyla çocuklarımızı bilgisayarlardan uzak tutmaya çalışmak neredeyse imkansız. Bu durumda ne yapmak gerekiyor? Yani çocuklarımızın bilgisayarla sağlıklı bir ilişki kurabilmesi için nelere dikkat etmek gerekiyor?

Çocukların kaç yaşından itibaren bilgisayarla tanışmalarının uygun olacağıyla ilgili net bir bilgiye sahip değiliz. Ancak bir çocuğun televizyonu kullanmaya başladığı yaşlarda bilgisayarla da tanışması mümkün. Uzmanlar özellikle 2 yaşına kadar çocukların televizyondan uzak durmaları gerektiğini düşünüyor. Hatta Fransız Hükümeti çocukların 2 yaşına kadar televizyon izlemesini yasaklayan bir yasa bile çıkardı. 2 yaşından itibaren çocuklar ebeveyn eşliğinde bilgisayarla tanışabilir. Ancak bilgisayar başında geçirilen süre çok kısa tutulmalıdır. Çocuğun yaşı ilerledikçe süre de uzatılabilir. Çocuğun yaşına uygun ve gelişimini destekleyen oyunlarla oynamasına da izin verilmelidir. Ancak asla unutulmaması gereken şey zaman sınırının her zaman belli olması gerektiğidir. Bilgisayar ekranındaki görüntülerin çok hızlı değişmesi, sürekli dikkat çekici renklerin ve seslerin kullanılması çocuk üzerinde hipnotik bir etki yaratabilir. Bu da tümüyle serbest bırakılan bir çocuğun bilgisayarla saatlerce ilgilenmesine neden olacaktır. Bilgisayar başında uzun zaman geçiren çocuklar bir süre sonra akranlarıyla ilişki kurma güçlüğü çekmektedir. Ayrıca diğer her tür oyuncağı sıkıcı bulmaya başlamakta ve sürekli bilgisayarla oynamayı istemektedir. Birkaç dakika yerinde duramayan hiperaktif çocuklar bile bilgisayar ekranındaki görüntüleri izleyerek uzun süre oturabilmektedir.

Çocukların internette vakit geçirirken ailelerin dikkat etmesi gereken diğer konu güvenliktir. Çocuğun kullandığı bilgisayarda mutlaka güvenlik filtreleri kullanılmalıdır. Ayrıca sosyal paylaşım sitelerini kullanırken de kimlerle iletişim kurduğu mutlaka takip edilmelidir. Bilgisayar çocuğun odası yerine salon ya da oturma odası gibi ortak kullanım alanlarında bulundurulmalıdır. 12 yaşından büyük çocukların kullandığı internet kafeler aileler tarafından mutlaka bilinmeli ve kontrol edilmelidir.

Eğer çocuk sürekli oyunlardan bahsediyorsa, bilgisayarda çok fazla vakit geçiriyorsa, bilgisayarı kullanabilmek için ailesine yalan söylemeye başladıysa, internet kafeleri kullanabilmek için okuldan kaçma davranışı gösteriyorsa aile mutlaka önlem almalıdır. Bilgisayarı tamamen yasaklamak ya da tamamen serbest bırakmak kesinlikle uzak durulması gereken bir tutumdur. Çocukla iletişim kaybedilmemeli ve sorunun çözülebileceğine olan inanç anne-baba tarafından vurgulanmalıdır. Ancak sorun ileri boyuttaysa ve çocukla anne-baba arasında büyük bir çatışma varsa mutlaka bir uzmandan yardım alınmalıdır.

Bilgisayar ve internet bağımlılığı, önümüzdeki yıllarda en çok duyacağımız şeylerden biri olacak. Bilgisayarın bize sunduğu imkanlardan faydalanırken, zarar verici yönlerinden uzak durmak oldukça zor. Çocuklarımızı bilgisayarlardan uzak tutmaya çalışmak günümüz koşullarında hiç gerçekçi değil. Ancak tümüyle serbest bırakmak da bağımlılığa davetiye çıkarmaktan başka bir anlam taşımıyor. Çocuğa bu konuda çizilecek sınır ihtiyaçlarını karşılayabilecek ölçüde geniş olmalı. Ancak bir bağımlı olmasını engelleyecek ölçüde daraltılmalı. Farklı alanlardaki beceri ve yeteneklerini geliştirmek tehlikeden uzak tutmanın en sağlıklı yollarından biri. Aksi taktirde çocuğunuz muhtemelen bilgisayarı bırakıp televizyonun başına geçecektir ki belki bu da başka bir bağımlılık.

Bu yazı Ocak 2010 tarihli Digital Age dergisinde yayınlanmıştır.

Psk. Tolga Erdoğan